Yetkili Servis mi, Sanayi mi? Garantisi Biten Arabayı Kime Emanet Edelim?

Arabanızın garantisi bittiği gün, gösterge panelinde o meşhur "Bakım Zamanı Geldi" (İngiliz anahtarı) ışığı yanar. İşte o an, Türk insanının en büyük ikilemi başlar.

Yetkili servisi ararsınız, telefondaki kibar ses size sadece yağ ve filtre değişimi için asgari ücrete yakın bir rakam söyler. Telefonu kapatıp sanayideki Hüseyin Usta'yı ararsınız, üçte biri fiyat verir.

Peki, yetkili servise gidip o parayı bayılmak "enayilik" mi, yoksa sanayiye gidip arabayı riske atmak "cimrilik" mi? Gelin, servisteki espresso ile sanayideki tavşan kanı çayın savaşını inceleyelim.

1. Yetkili Servis: "Tamir Etmeyiz, Değiştiririz" Mantığı

Yetkili servislerin olayı bellidir: Steril ortam, takım elbiseli danışmanlar ve orijinal parça. Ama en büyük dertleri, "tamir" kültürünün olmamasıdır. Örnek: Alternatörünüz mü bozuldu? Yetkili servis "bunun diyotu yanmış, diyotu değiştirelim" demez. "Alternatör değişecek, 35 bin TL" der. Sanayideki usta ise onu açar, lehimler, temizler, 3 bin TL'ye "canavar gibi oldu abi" der teslim eder.

Gerçek: Yetkili servis kafa rahatlığıdır ama bedeli çok ağırdır. Parçaları komple değiştirdikleri için fatura hep şişiktir.

2. Sanayi (Özel Servis): "Usta Var, Ustacık Var"

Sanayi ortamı kumardır. İyi bir "marka ustası" (Sadece VW bakan, sadece Honda bakan ustalar) bulursanız, yetkili servisteki çocuklardan daha iyi bilir arabayı. Ama rastgele bir dükkana girerseniz, "Çin malı filtreyi orijinal diye takan", karter tapasını yalama yapan, arabayı deneme sürüşüne çıkarıp kendi işini halleden tiplere denk gelme riskiniz var.

Tavsiye: Sanayiye gidecekseniz, referanssız gitmeyin. Forumlarda, eşte dostta adı geçen, dükkanı temiz ustalara gidin. "Her arabaya bakarım" diyen ustadan korkun.

3. "İyi Niyet Garantisi" Tuzağı

Yetkili servislerin en büyük kozu budur: "Bakımları hep bizde yaptırın, garantiniz bitse bile motor/şanzıman patlarsa yardımcı oluruz." Bu bir kumar. Sırf bu ihtimal için 5 yıl boyunca servise fazladan 100 bin TL ödüyorsunuz. Sonra şanzıman bozulduğunda servis diyor ki: "Kusura bakmayın, kullanıcı hatası." İyi niyet garantisi, tamamen servisin o günkü keyfine kalmış bir şeydir. Buna güvenerek servise servet dökmek her zaman mantıklı olmayabilir.

4. Parça Kalitesi: Yan Sanayi Öcü mü?

Sanayideki en büyük korku "yan sanayi parça". Ama şunu unutmayın: Araba markaları filtreleri, balataları kendileri üretmez. Bosch üretir, Mann üretir, Valeo üretir; marka sadece kutunun üzerine kendi logosunu basar ve fiyatı 3 ile çarpar. Sanayide gidip o "orijinal üreticinin" kendi kutusuyla sattığı parçayı alırsanız (OEM parça), servistekiyle birebir aynı kaliteyi yarı fiyatına alırsınız. Bu "kalitesiz" demek değildir, "logosuz" demektir.

5. Son Karar: Ne Zaman Nereye?

Basit Bakım (Yağ/Filtre/Balata): Garantisi bittiyse yetkili servise gitmek parayı sokağa atmaktır. İyi bir özel serviste, kaliteli parçalarla (OEM) yarı fiyatına yaptırın.

Ağır İşler (Şanzıman/Beyin/Elektronik): İşte burada durun. Arabanın beyni karıştıysa, şanzıman hata veriyorsa, sanayide deneme-yanılma yöntemiyle arabayı kobaya çevirmelerine izin vermeyin. Nokta atışı tespit cihazları olduğu için bu durumlarda yetkili servise (veya çok çok iyi bir uzmana) gitmek en doğrusudur.

Özetle: Arabanızın garantisi bittiyse, servisle vedalaşın ama sanayiye de hazırlıksız gitmeyin. Kendi parçanızı kendiniz alın, işçiliğini güvendiğiniz ustaya verin, artan parayla da deponuzu fulleyin.